16 Kasım 2013 Cumartesi

Erkeklerin dünyasında “Güzel” olabilmek!...

Erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz. Kadınlar yaratıcılıkta, sezgisellikte, taktik geliştirme ve uygulamada vb. bir sürü özellikte bizden çok üstün olmalarına karşın masumiyetlerini korumakta zorlanıyorlar. Çünkü gerçek anlamda mutlu olabilmek için içlerindeki “Çirkin”i uyandırmaları gerekiyor. Sevgili Hans Stan Dam’ın bu yaz söylediği gibi “Azıcık kötülük kadına seksapel katar”.
Jung bazı mitlerin kolektif bilinçdışımızın en derin köşelerine kaydedildiğini söylüyor. Mesela cinselliği yeni uyanan bakire genç kız arketipi. “Güzel ve Çirkin” masalındaki “Güzel” karakteridir o. Masalı bilmeyenler için hızlıca özetleyeyim.
“Güzel”, dört kız kardeşin en küçüğüdür. Bencillikten uzaklığı ve bitmez tükenmez iyiliği sayesinde başta babası olmak üzere herkesin gözdesidir. Ablaları babalarından pahalı hediyeler isterken, o bir tek beyaz gül ister. Babası o beyaz gülü “Çirkin”in bahçesinden çalarken yakalanınca, babasının ölümünü engellemek ve onun yerine geçmek için “Çirkin”in şatosuna gider. “Çirkin” bu büyülü güzelliğe aşık olur ve evlenmek ister. Ancak “Güzel” reddeder. Gel zaman, git zaman bir gün büyülü aynada babasının ölüm döşeğinde olduğunu görünce çirkinden bir hafta izin ister. “Çirkin”, bir şartla gönderir onu. Eğer o gecikirse kendisi ölecektir. Ablaları kıskançlıklarından çeşitli oyunlarla onu geciktirirler. “Güzel” bunu fark ettiğinde “Çirkin”i kurtarmak için şatoya geri döner. “Çirkin” ölüm döşeğindedir ve ona onsuz yaşayamayacağını söyler. “Güzel” de ona, onsuz yaşayamayacağını söyler ve iyileşirse onunla evleneceğine söz verir. O anda şatonun ışıkları yanar. “Çirkin” ortadan kaybolmuş, yerine “Yakışıklı Prens” gelmiştir. “Güzel”, “Çirkin” in içindeki iyiliği fark ederek yapılan büyüyü bozmuş ve “Prensi” özgür bırakmıştır. (Psykhe ve Eros arasındaki hikaye de buna çok benzer).
Masalda anlatılan bakire arketipi her insanın içinde vardır. Çocukluktan kadınlığa geçiş eski çağlarda törenlerle kutlanırdı. Yaşadıklarımız bilinçaltından silinmedikçe herkes genç bakireyi hatırlayacaktır. Bazı kadınlar bakirenin masumiyetine fazlaca tutunarak dualist dünyadan kaçınsalar da, genellikle kadınların güçlü bir Amazon veya hayatını kendi başına yaşamayı seçen güçlü bir kadın rolü oynadıklarını görüyoruz. İster Amazon, ister iş dünyasında başarılı bir kadın figürü olun, sonunda içinizdeki “Güzel” karakteri insanlara güvenmeyi ve içindeki iyiliği ortaya koymayı seçebilir. Kadınların belki de en önemli özelliklerinden birisi görünenin ardında gizli olanı fark edebilmeleri ve sezebilmeleridir. Dolayısıyla bence bu erkek egemen dünyada kadının geleceği, erkek gibi davranmaktan ve erkeksi yanlarını geliştirmekten değil, içlerindeki “Bakireye - Güzele” güvenmekten ve koşullar ne olursa olsun sezgilerine kulak vermekten vazgeçmeden, sadece ona seksapel katacak olan kötülükten  bir doz alıp kendine homeopati uygulamasından geçecektir. Kadının elindeki en önemli araç yine kendisidir. Elbette kullanmayı bilene!...

Önemli Not: Homeopati, eski yunancadan gelen (homeos:benzer) ve (pathos:acı çekmek) kelimelerinden oluşur. Benzeri benzerle tedavi etmek anlamına gelir. Burada kadın kötülüğü kabul ederek, hatta bir küçük doz uygulayarak kötülüğe direnç kazanması, dolayısıyla dualist dünyaya uyum sağlayabilmesi kastedilmiştir. 

Sevgiyle ve Aşkla kalın,
Kartal ÖZAL
PDR ve Davranış Bilimi Uzmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler!...