18 Kasım 2013 Pazartesi

İçinizdeki 10.Adamı Susturabilirsiniz

Geçenlerde günü birlik Bodrum’a seyahat etmek durumunda kaldım. Türk Hava Yollarının muhtemelen yeni uçaklarından biriydi. Şu koltukların arkasında multimedya ekranı olanlardan. Ekrandan bir film seçtim ve izlemeye başladım. Brad Pitt’in “Dünyalar Savaşı – Z” adlı gerilim-aksiyon türünde bir filmdi. (Genelde kafamı boşaltmak için fantastik şeyler izlemeyi severim.) Filmde Brad Pitt’in Birleşmiş Milletler Sağlık Örgütü adına “insanların hızla zombiye dönüşmesine” neden olan bir virüsün kaynağını arayıp tedaviye ulaşma çabası konu alınıyor. (Zombi efsanesinin esin kaynağı Afrika kökenli ve Haiti ile Batı Hint Adaları'nda yaygın olan voodoo inancındaki “yeniden diriltilen insanlar”dır.)

Aşıyı bulabilmek için yola çıktığı bilim adamıyla uçaktaki sohbetlerinden birkaç alıntıyı aktarayım. Bilim adamı filmin bir yerinde diyor ki;

1.“Tabiat ana bu virüsü yayarak bir seri katil gibi davranıyor. Her seri katil ardında özellikle kırıntılar bırakır. Bu virüste öyle yapıyor. Zor olan o kırıntıları fark edebilmek.” 2012 yılı sonrasında gelişecek olan bilinç evrimi sonrasında dünyada önemli nüfus azalması olacağı sıkça dile getirilmekteydi.

2. “Bazen bir virüsün en acımasız yanı diye düşündüğün şey, aslında zırhının içindeki zaafıdır. Zaaflarını güçlü yanıymış gibi kamufle etmeyi çok sever.” Çok güçlü görünen insanlara da baktığımızda o maskelerinin altında bazen çok yalnız, bazen çok zayıf ya da kırılgan olabildiklerini biliyoruz. Bu teoriye göre de iyileştirilmesi gereken şey o kabuk, yani kişilerin gereksiz fedakar, gereksiz güçlü veya dayanıklı görünmesidir.
Filmde virüs o kadar hızlı yayılıyor ki, sonunda dünyada güvenli alanlar son derece azalıyor. En kuvvetli direnci proaktif davranarak şehrin etrafına sur ören ve girişleri denetime alan Kudüs gösteriyor. Peki Kudüs’ün bu kadar hazır olabilmesinin ardındaki sır ne? Brad Pitt bunu öğrenmek için Kudüs’e gidiyor. Kudüs’te bu organizasyonun ardındaki en güçlü kişi ile görüşüyor. O kişi bu proaktif davranışın ardındaki sırrı şu kelimelerle anlatıyor.
-          1930 larda Yahudiler toplama kamplarına gönderilebileceklerine inanmayı reddettiler.
-          1972 de olimpiyatlarda katledilebileceklerini anlamayı reddettiler.
-          1973 de arap askeri hareketlerini gördüler. Ancak bir tehdit oluşturmadığına oy birliği ile karar verdiler. Bir ay sonra saldırıya uğradılar.
Bu yüzden değişiklik yapmaya karar verdiler. 10.ADAM. 9 kişi aynı bilgilere bakıp tamamen aynı sonuçlara ulaşırsa, 10.Adamın görevi otomatik olarak aynı fikirde olmamak. Ne kadar olanaksız görünürse görünsün 10.Adam diğer dokuzunun yanıldığı varsayımını araştırmak zorundadır. Sonrası zombilere daha gerçekçi şekilde yaklaşan klasik bir gerilim filmi.

Ancak o günden beri aklımda bu 10.Adam teorisi dönüp duruyor. Aslında hepimizin içinde sağlıksız çalışan bir 10.Adam var. Siz tam bir işe girecekken, evlenmek üzereyken, gemileri yakıp gitmek üzereyken, yani birçok olumlu anda tam da düşüncesizce bir fikir birliğiyle olayların tam da içine sürüklenebilecekken, o ana kadar aklınızdan geçenin tamda tersini size savunan bir 10.Adam çıkıverip sizi yolunuzdan alıkoymak için müthiş bir direnç gösteriyor.

Her ne yapacaksanız tam da tersine karar veriyorsunuz ve sonra da şaşa kalıyorsunuz kendi verdiğiniz karara. Kendinize mantıklı bir cevap arıyor, ancak bulamıyorsunuz. İşte bu kararınızın sorumlusu olan 10.Adamı susturabilir ve yüreğinizin sesine kulak verip eyleme geçebilirseniz değişim başlıyor. Hayatınız yenileniyor. Mutluluk size içinizdeki ses kadar yakın aslında. Sadece aklınızı mı, yoksa yüreğinizi mi dinleyeceksiniz ona karar vermeniz yeterli.
Hadi artık siz düşünün,

Sevgiyle ve Aşkla kalın,
Kartal ÖZAL,
PDR ve Davranış Bilimi Uzmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler!...