17 Mayıs 2017 Çarşamba

Dişi Enerjinizi Dengeleyerek Hayatınızı Değiştirin

Bu hafta Jung’un tipolojileri ile ikili ilişkileri incelememizi sağlayan sade ama etkili bir Fransız filmini izledik “Aramızda Bebek Var”.



İnanıyorum ki, bu dünyanın bütün sorunlarının çözümü, kadınlar ve erkekler arasındaki ilişki sorunlarından önce, her bir insanın kendi içindeki eril ve dişil dengesinin yakalanmasına bağlı.

Tipolojileri tanımlarken Tanrıça tabiri ile anlatılmak istenen, belli arşetiplerin kadınların duygu dünyalarıyla, düşünce ve davranış şekilleriyle ilgili her şeyi karakterize eden, oldukça karmaşık ve gelişmiş bir bilinç halidir. Aslında bütün insanların, tüm davranışlarının arkasında, onları başlı başına bir tip haline getiren temel bir dinamik vardır. Bu dinamik sosyal olarak gelenle, içten – doğuştan gelenin birleşiminden meydana gelir. Günümüzdeki tüm kadınların ortak davranışlarına, görüş ve ideallerine ilham veren, onlar için bilgi kaynağı oluşturan ruhsal enerji kaynağı bu tipolojilerin bedenlenişidir.

Athena Kadını, bilgelik ve uygarlık tanrıçası tarafından yönetilir. Başarı, kariyer, eğitim, entelektüel kültür, sosyal adalet ve siyasetle yakından ilgilidir.
Artemis Kadını; yabanıl doğa tanrıçası tarafından yönetilir; pratik ve atletiktir. Macerayı, fiziksel kültürü, yalnızlığı, doğada bulunmayı ve açık havayı, hayvanları sever. Çevrenin korunması, alternatif yaşam biçimleri ve kadın toplulukları ile ilgilenir.
Afrodit Kadını; aşk tanrıçası tarafından yönetilir. Temel ilgi alanları ilişkiler, aşk, cinsellik, çekici ve bakımlı olmak, romantizm, sanatsal ilham ve güzelliktir.
Hera Kadını; gökyüzü kraliçesi tarafından yönetilir. Evlilikle, erkeklerle olan birlikteliklerle, ayrıca kadının lider ve kural koyucu olduğu her yerde kudret ile alakalı meselelerle ilgilenir.
Persefon Kadını, ötealem tanrıçası tarafından yönetilir. Medyumluğa yatkındır, ruhlar alemiyle, okült kavram ve bilgilerle, sezgisel, düşsel ve mistik deneyimlerle, ölümle alakalı konularla ilgilidir.
Demeter Kadını, ekin tanrıçası tarafından yönetilir. Verimliliği, beslemeyi ve çocukları seven, annelik meziyetlerine sahip bir kadındır. Çocuk sahibi olmanın, doğurganlığın, kadına özgü döngülerin bütün yönleriyle ilgilidir.                                                                                                                                                                                                           
“Her kompleksin özünde bir tanrı veya tanrıça vardır.” Carl Gustav Jung

Hayatımızda bir tanrıça enerjisi ortaya çıktığında yaptığımız her şeyin altüst olduğunu görürüz. Filmde bu tanrıça enerjilerinin yer değiştirmesi ile hayatımızda oluşan derin değişimlere ışık tutuyor. Athena’nın etkisinde tutkuyla “öteki” üzerine felsefe doktorası yapan Barbara, Afrodit’in hayatına girmesiyle aniden çılgınca aşık oluyor. Tez danışmanıyla tarih netleştirirken Demeter’in görevi devralması ile hamile kalıyor ve kendini “Anne” arketipinin içinde buluyor. Filmin sonuna doğru “Hera” devreye giriyor ve çocuğunun birde babası olduğunu hatırlıyor. Onu suçlamak veya kavga etmek yerine adamın kendi içindeki dişi enerji ile buluşmasına izin veriyor ve nihayet aile oluyorlar. Davranış ve eğilimlerdeki bu ani dalgalanmalar veya radikal değişimlerin arkasında her zaman yeni bir tanrıça enerjisi vardır.

Elbette bu tanrıça enerjileri her zaman birbiriyle uyumlu olmuyor. Mesela Hera tamamen evlilikle ve erk sahibi eşiyle eşit ilişki peşindeyken, Afrodit’in aşk maceraları nedeniyle sürekli mahcubiyet duyar. Athena tipinde bir kariyer kadını da hamileliğin ve eve kapanıp çocuk büyütmenin düşüncesinden bile ıstırap duyacaktır. İçinizde tek bir tanrıçanın baskın olmasına izin vermek kolaydır. Ancak bunu yaptığınızda “nevrotik” bir hal alırsınız. O zaman arşetipsel kompleksin “bölücülüğüne” yakalanırsınız.

Bir kadın, hiçbir meslekte çalışmayarak (Athena’yı dışlar), cinselliğine önem vermeyerek (Afrodit’i göz ardı eder), ya da içsel dünyasına hiç yönelmeyerek (Persefon’u inkar eder), sadece aile reisi konumuna (Hera) sıkışıp kalabilir. Aynı şekilde erkekler entelektüel kadınlardan (Athena) kaçar, anaç ruhlu (Demeter) ya da güçlü kadınlardan (Hera) uzak durarak, sadece çekici cinsel partner arayışında Afrodit’e nevrotik bir bağlanma tuzağına düşebilirler.

İçimizdeki tipolojilere kulak vermeye ve onların başkalarının içinde de fark etmeye yönelik ihtiyacımız çok büyüktür. Her tipolojinin anlatılacak bir hikayesi, size yapacağı bir katkı, aktaracağı bir bilgelik vardır. Afrodit aşk için her şeyi riske atarken, Hera evliliğinin yıkılmasından korkar. Demeter çocuklardan büyük mutluluk duyarken, Persefon içe yönelmeyi tercih eder. Athena artan hareketliliğin arayışındayken, Artemis ormanların içindeki evini özler.

Dolayısıyla içinizdeki bu özel enerjileri tanıyıp yönlendirebilirseniz elde edeceğiniz zenginlik paha biçilemez olacaktır. Çünkü her biri diğerinin bilmediği bir şeyler biliyor.

Sevgiyle ve Aşkla kalın,
Kartal ÖZAL
PDR/Davranış Bilimi Uzmanı/Regresyon Psikoloğu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler!...