5 Nisan 2012 Perşembe

Renklerin sembolik anlamları nelerdir?


Renklerin sembolik anlamları nelerdir?
Her kültürde insanlar renklere duygusal olarak tepki vermekteler. Yaptıkları deneylerde bilim adamları kırmızı, sarı, turuncu gibi “sıcak” renklerin uyarıcı, mavi, çivid mavisi vemor gibi “soğuk” renklerin yatıştırıcı etki gösterdiğini araştırmalarında saptamışlar. Renklerin yorumları kültürden kültüre değişim gösterse de insanlığın kullandığı en önemli evrensel sembollerden biridir. Gelelim birkaç başlıkla renklerin hangi sembollerde kullanıldığına.
Kırmızı: Renklerin en sıcağı olan kırmızı en çok anlam yüklenen renklerdendir. Aşk ve tutkunun olduğu kadar, saldırganlık ve savaşın, iyi talihin olduğu kadar tehlikenin, bereketin ama aynı zamanda cehennem ateşinin sembolü olarak kabul edilir. Duygusal olarak harekete geçirici olmasına rağmen, örneğin trafikte durmanın sembolü olarak kullanılır. Hindistan, Çin ve Japonya’da gelinler kırmızı giyer. Mitolojide doğurganlık ve yeniden doğuşun sembolüdür. Beşeri potansiyelimiz, temel yaşamsal ihtiyaçlarımız, ilkel ya da içgüdüsel yönlerimizle ilgili Kök çakranın rengidir.
Turuncu: Kırmızı ve sarının karışımı olan turuncu bu renklerin sembolik anlamlarının bazılarını paylaşır. Kırmızının tutkusuyla sarının ruhaniliği arasında bir denge olabileceği gibi iki uca da meyledebilir. Lüks ve görkem kadar, dünyevi zevklerden vazgeçiş anlamına da gelebilir. Roma’da gelinler turuncu giyerek evliliklerinin kalıcı olacağını vurgularlardı. Kırmızımsı turuncu Lal taşı sadakatin simgesidir. Bedendeki şuursuz faaliyetler, cinsel dürtüler ve otomatik güdüsel ilişkilerle ilgili olan karın çakrasının rengidir.
Sarı: Altın, parlaklık, aydınlanma ve güneşle özdeşleştirilir. Çoğu bahar çiçeği sarı olduğundan taze hayatla da ilişkilendirilmiştir. Birçok ülkede sarı korkaklığı, hasedi simgeler. Bir zamanlar hastalıklarda sarı bayrakla simgelenirdi. Amerika’da savaştan veya önemli bir badirenin ardından evine dönen insanların eşyalarına sarı kurdele bağlanır. Çin ve Güneydoğu Asya da sarı kraliyet sembolüdür. Sadece imparator sarı giyebilir, bu da onun güneşe denk olduğunu gösterir. Doğu düşüncesinde hükmetme ve ben merkezci duyguları simgeleyen ve sarı ateş elementleriyle ilişkili olan solar çakranın rengidir.
Yeşil: İlkbahar, dolayısıyla da gençlik, umut ve sevincin ama aynı zamanda bozulmanın rengidir. Çoğunlukla kıskançlığı simgeler. Çoğu kültürde genel olarak bereketin simgesi olan bir Yeşil Adam vardır. Hristiyan kilisesi Yeşil Adamı dirilişin simgesi olarak görür. Doğu düşüncesinde sevgi ve şefkatle ilgili tohumların saklı olduğu kalp çakrasının rengidir.
Mavi: Göğün rengi olarak, boşluk, sonsuzluk ve tanrısallığın sembolüdür. Beyazdan sonra, en saf renk olan mavi dinginlik, tefekkür ve entelektüelliğinde simgesidir. İskandinavya da birinin mavi gözlü olduğunu vurgulamak onun saf ve kolay kandırılabilir olduğunu ima etmektedir. Budistler istikrar ve güç sembolü olarak kabul ederler. Roma sanatında tevazuu, eski Mısır’da hakikati simgelerdi. Doğu düşüncesinde arınmayla ilgili karma tohumlarının saklandığı boğaz çakrasının rengi mavidir.
Pembe: Batı kültüründe geleneksel olarak dişiliği ve tenselliği simgeler. Kız çocuklarının pembe giydirilmesi aslında Batıya ait bir gelenektir. Pembe göğüs kanseri bilinçlendirme kampanyasının da resmi rengi olmuştur.
Mor ve Eflatun: Elde edilmesi eski tarihlerde çok zor olduğundan mor, ilkçağdan beri çoğu kültürde lüksün, varlık ve gücün sembolü oldu. Kırmızının tutkusu ile mavinin akılcılığı arasında dengede olan mor ılımlılık ve düşünülerek atılmış adımları da simgeler. Avrupa da bir zamanlar “yarı yas” rengi kabul edilen moru Katolikler, Paskalya ve Noel öncesinde rahipler giyerler. Bu İsa’nın ölümü ve yeniden dirilişini simgeler. Menekşe sembolik olarak aşırılıktan merkezdeki beyaza yani alçakgönüllülüğe değişimi gösterir. Beyaz menekşe masumiyeti, mavi menekşe sadakati simgeler. Doğu düşüncesinde tepe çakrasının rengi mordur ve kendini bilme, en yüksek şuurluluk ya da aydınlanma ile ilişkilendirilir.
Beyaz: Çoğu kültürde saflık, masumiyet ve kutsallık sembolüdür. Ama Çin, Japonya ve Hint geleneklerinde ölüm ve yasla ilişkilendirilir. Budistler için beyaz, ışık ve saflık simgesi “Lotus Çiçeği”ni ve bilgiyi çağrıştırır. Amerikan yerlileri için ruhu, Sufizm’de bilgeliği simgeler. Bazı barış örgütleri beyaz tüyü barış sembolü olarak benimsemiştir. Batı dünyasında gelinler, vaftiz edilenler masumiyet ve arılık sembolü olarak beyaz giyerler.
Siyah: Herhangi bir rengin ya da ışığın olmadığı zaman ortaya çıkan siyah ise aslında nötr olmasına rağmen çoğunlukla kötülüğü ve gizliliği simgeler. Keder, talihsizlik ve ölüm çağrışımlarıyla öte alemle de ilişkilendirilir. Avrupa’da siyah karga kötü talihi, hastalığı ve ölümü simgeler. Astrolojide siyah adını zaman, yaşlılık ve ölümle özdeşleştirilen Satürn’den alan Satürn gezegenini temsil eder.
Gri: Çoğunlukla kasvet, kimliksizlik ya da belirsizlikle ilişkilendirilir. Siyan ile beyaz arasında bir denge oluşturduğundan meditasyonun da temel renklerindendir.
Kaynak: Renklerin anlamları Kökenleri ve anlamlarıyla Semboller & İşaretler kitabından alınmıştır.

1 yorum:

  1. Merhabalar,

    Sözsüz iletişim sözlü iletişimden daha etkili olmaktadır ve tercih ettiğimiz renkler karşı tarafa bir enerji yaymaktadır. Renkler doğru ve yerinde kullanıldığında hem iletişime olumlu etki eder hem de psikolojik açıdan insanların kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Renklerin dili ve iletişime etkisi üzerine yazdığım yeni yazımı okumanız için sizinle paylaşmayı isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/iletisimde-renklerin-onemi/

    Keyifli okumalar dilerim,
    sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkürler!...