Renklerin sembolik anlamları nelerdir?
Her kültürde insanlar renklere duygusal olarak tepki
vermekteler. Yaptıkları deneylerde bilim adamları kırmızı, sarı, turuncu gibi “sıcak”
renklerin uyarıcı, mavi, çivid mavisi vemor gibi “soğuk” renklerin yatıştırıcı
etki gösterdiğini araştırmalarında saptamışlar. Renklerin yorumları kültürden
kültüre değişim gösterse de insanlığın kullandığı en önemli evrensel sembollerden
biridir. Gelelim birkaç başlıkla renklerin hangi sembollerde kullanıldığına.
Kırmızı: Renklerin en sıcağı olan kırmızı en çok
anlam yüklenen renklerdendir. Aşk ve tutkunun olduğu kadar, saldırganlık ve
savaşın, iyi talihin olduğu kadar tehlikenin, bereketin ama aynı zamanda
cehennem ateşinin sembolü olarak kabul edilir. Duygusal olarak harekete
geçirici olmasına rağmen, örneğin trafikte durmanın sembolü olarak kullanılır.
Hindistan, Çin ve Japonya’da gelinler kırmızı giyer. Mitolojide doğurganlık ve
yeniden doğuşun sembolüdür. Beşeri
potansiyelimiz, temel yaşamsal ihtiyaçlarımız, ilkel ya da içgüdüsel
yönlerimizle ilgili Kök çakranın rengidir.
Turuncu: Kırmızı
ve sarının karışımı olan turuncu bu renklerin sembolik anlamlarının bazılarını
paylaşır. Kırmızının tutkusuyla sarının ruhaniliği arasında bir denge
olabileceği gibi iki uca da meyledebilir. Lüks ve görkem kadar, dünyevi
zevklerden vazgeçiş anlamına da gelebilir. Roma’da gelinler turuncu giyerek
evliliklerinin kalıcı olacağını vurgularlardı. Kırmızımsı turuncu Lal taşı
sadakatin simgesidir. Bedendeki şuursuz faaliyetler, cinsel dürtüler ve otomatik güdüsel
ilişkilerle ilgili olan karın çakrasının rengidir.
Sarı: Altın, parlaklık, aydınlanma ve güneşle
özdeşleştirilir. Çoğu bahar çiçeği sarı olduğundan taze hayatla da
ilişkilendirilmiştir. Birçok ülkede sarı korkaklığı, hasedi simgeler. Bir
zamanlar hastalıklarda sarı bayrakla simgelenirdi. Amerika’da savaştan veya
önemli bir badirenin ardından evine dönen insanların eşyalarına sarı kurdele
bağlanır. Çin ve Güneydoğu Asya da sarı kraliyet sembolüdür. Sadece imparator
sarı giyebilir, bu da onun güneşe denk olduğunu gösterir. Doğu düşüncesinde hükmetme
ve ben merkezci duyguları simgeleyen ve sarı ateş elementleriyle ilişkili olan
solar çakranın rengidir.
Yeşil: İlkbahar,
dolayısıyla da gençlik, umut ve sevincin ama aynı zamanda bozulmanın rengidir.
Çoğunlukla kıskançlığı simgeler. Çoğu kültürde genel olarak bereketin simgesi
olan bir Yeşil Adam vardır. Hristiyan kilisesi Yeşil Adamı dirilişin simgesi
olarak görür. Doğu düşüncesinde sevgi ve şefkatle ilgili tohumların saklı
olduğu kalp çakrasının rengidir.
Mavi: Göğün rengi olarak, boşluk, sonsuzluk ve
tanrısallığın sembolüdür. Beyazdan sonra, en saf renk olan mavi dinginlik,
tefekkür ve entelektüelliğinde simgesidir. İskandinavya da birinin mavi gözlü
olduğunu vurgulamak onun saf ve kolay kandırılabilir olduğunu ima etmektedir.
Budistler istikrar ve güç sembolü olarak kabul ederler. Roma sanatında tevazuu,
eski Mısır’da hakikati simgelerdi. Doğu düşüncesinde arınmayla
ilgili karma tohumlarının saklandığı boğaz çakrasının rengi mavidir.
Pembe: Batı
kültüründe geleneksel olarak dişiliği ve tenselliği simgeler. Kız çocuklarının
pembe giydirilmesi aslında Batıya ait bir gelenektir. Pembe göğüs kanseri
bilinçlendirme kampanyasının da resmi rengi olmuştur.
Mor ve Eflatun: Elde edilmesi eski tarihlerde çok zor
olduğundan mor, ilkçağdan beri çoğu kültürde lüksün, varlık ve gücün sembolü
oldu. Kırmızının tutkusu ile mavinin akılcılığı arasında dengede olan mor
ılımlılık ve düşünülerek atılmış adımları da simgeler. Avrupa da bir zamanlar “yarı
yas” rengi kabul edilen moru Katolikler, Paskalya ve Noel öncesinde rahipler
giyerler. Bu İsa’nın ölümü ve yeniden dirilişini simgeler. Menekşe sembolik
olarak aşırılıktan merkezdeki beyaza yani alçakgönüllülüğe değişimi gösterir.
Beyaz menekşe masumiyeti, mavi menekşe sadakati simgeler. Doğu düşüncesinde tepe çakrasının rengi mordur ve kendini bilme, en yüksek şuurluluk
ya da aydınlanma ile ilişkilendirilir.
Beyaz: Çoğu
kültürde saflık, masumiyet ve kutsallık sembolüdür. Ama Çin, Japonya ve Hint geleneklerinde
ölüm ve yasla ilişkilendirilir. Budistler için beyaz, ışık ve saflık simgesi “Lotus
Çiçeği”ni ve bilgiyi çağrıştırır. Amerikan yerlileri için ruhu, Sufizm’de bilgeliği
simgeler. Bazı barış örgütleri beyaz tüyü barış sembolü olarak benimsemiştir.
Batı dünyasında gelinler, vaftiz edilenler masumiyet ve arılık sembolü olarak
beyaz giyerler.
Siyah: Herhangi bir rengin ya da ışığın olmadığı
zaman ortaya çıkan siyah ise aslında nötr olmasına rağmen çoğunlukla kötülüğü
ve gizliliği simgeler. Keder, talihsizlik ve ölüm çağrışımlarıyla öte alemle de
ilişkilendirilir. Avrupa’da siyah karga kötü talihi, hastalığı ve ölümü simgeler.
Astrolojide siyah adını zaman, yaşlılık ve ölümle özdeşleştirilen Satürn’den
alan Satürn gezegenini temsil eder.
Gri: Çoğunlukla
kasvet, kimliksizlik ya da belirsizlikle ilişkilendirilir. Siyan ile beyaz
arasında bir denge oluşturduğundan meditasyonun da temel renklerindendir.
Kaynak: Renklerin anlamları Kökenleri ve anlamlarıyla
Semboller & İşaretler kitabından alınmıştır.
Merhabalar,
YanıtlaSilSözsüz iletişim sözlü iletişimden daha etkili olmaktadır ve tercih ettiğimiz renkler karşı tarafa bir enerji yaymaktadır. Renkler doğru ve yerinde kullanıldığında hem iletişime olumlu etki eder hem de psikolojik açıdan insanların kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Renklerin dili ve iletişime etkisi üzerine yazdığım yeni yazımı okumanız için sizinle paylaşmayı isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/iletisimde-renklerin-onemi/
Keyifli okumalar dilerim,
sağlıkla kalın.