Bu kitabın ismini bir danışanım verdi. Şu anda
basımı tükenmiş, ancak ne yapıp edip buldum. Terapist - Yazar Jasmin Lee Cori’nin uzmanlık alanı “Çocukluk döneminde kötü muamele görmüş veya
ihmal edilmiş yetişkinler.” Kitap beni hızla içine çekti, belki ilerde bir
seminer içeriği bile oluşturabilir.
Sizinle içindeki bazı bölümlerini paylaşmak
istiyorum. Yazar, açılışta bir şiirle girmiş.
Anne,
Neredeydin?
İlk adımlarım uçabileceğini gören yavru bir kuş gibi, mest olmuş halde,
Arkama baktığımda gülüşüm yüzümde dondu
Seni bulamadım, Anne, neredeydin?
İlk adımlarım uçabileceğini gören yavru bir kuş gibi, mest olmuş halde,
Arkama baktığımda gülüşüm yüzümde dondu
Seni bulamadım, Anne, neredeydin?
Okulun ilk gününde tangır tungur bir otobüste,
Yabancı bir yere giderken,
Çocuklar bağrışıp büyükler birbirleriyle arkadaşlık ederken,
Yabancı bir yere giderken,
Çocuklar bağrışıp büyükler birbirleriyle arkadaşlık ederken,
Bütün dünya bana yabancıydı,
Anne, neredeydin?
Anne, neredeydin?
(...)
Baktın
ama beni görmedin,
Sıcaklığın küçük kız kalbime hiç ulaşmadı,
Neden birbirimizi kaybettik?
Sıcaklığın küçük kız kalbime hiç ulaşmadı,
Neden birbirimizi kaybettik?
Anne, neredeydin?
Regresyon terapisinde en çok üstünde durduğum
konulardan biri anne karnı ve şimdiki yaşam travmalarıdır. Hayatımızda sadece
birkaç deneyim annelerimizle kurduğumuz bağ kadar derindir. Bu duyguların
kökeni çok derinlere inebiliyor. Buna Bonding İlişkisi diyoruz.
“Bonding
ilişkisi, anne ile çocuk arasındaki temasla kurulan ilişkidir. Döllenme ile
başlayan ve anne karnında iken daha da gelişen “birbirine ait olma, bütün olma” duygusudur. Bu duygu bebeğe anneye
karşı güven geliştirmesi konusunda yardımcı olurken, annesine de bebeğini
anlaması ve ona yardımcı olması, yol gösterebilmesi konusunda “özgüven” kazandırır.” Aşağıdaki linki okuyabilirsiniz.
Anne, bebeğini sevgiyle kucağına aldığında, ilgiyle
emzirdiğinde, annenin kalbiyle sütü birleşir. Bebekler dünyaya anneleriyle bağ
kurma hevesi ve potansiyeli ile gelirler. Ancak anne duygusal olarak orada
değilse, ilişkiyi kuramayan bebek ileride kendisini ilişkiler konusunda
güvensiz, cesaretsiz veya bağımlı bir yetişkin olarak bulabilir.
Freudyen bir bakışla anne ve erkek çocuk arasında
nispeten daha kuvvetli olan bağ, anneler ve kızları arasında tüm dünyada
sıkıntılı olabiliyor. “Birçok terapi
seansında defalarca karşılaştığımız durum ise, o ihmal edilmiş küçük kızın
artık kendi yetişkinliği tarafından bile görmezden gelindiğidir.”
Peki neden kadınlar kendileri için iyileştirici
olabilecek bir terapi seansında bile, çocukluğunu çalan anneyi korumaya çalışır?
Ondan bahsederken suçlamaktan kaçınır. Aslında onu korurken, belki de bilinç
altına attığı hayal kırıklığını, öfkesini, acısını korumaya alıyordur.
“Annenin
duygusal olarak yokluğu hiçbir diğer travmaya benzemez. Çünkü dikkatli,
sevecen, koruyucu ve ilgili bir annenin varlığı tüm diğer olumsuzlukların
etkisini hafifletebilir.”
Kadınlar “İyi
Anne”lik görmüşlerse kuşaktan kuşağa geçebilecek muhteşem bir değişimin
öncüsü olabilirler. Yeni bebeği olan bir anneyseniz hiç durmayın ve onun
kulağına fısıldayın “Burada olduğun için
çok mutluyum.” Eğer ergen bir kız çocuğu sahibiyseniz sizi terslese de ona,
“Sana saygı duyuyorum.” diye seslenin.
Eğer bu kız artık bir yetişkinse, hala geç kalmış sayılmazsınız. Ona “İhtiyaçların benim için önemli, benden
yardım isteyebilirsin.” diyebilirsiniz.
Not: Bir sonraki yazıda “İyi Anne” nin On temel mesajını paylaşacağım.
Sevgiyle ve aşkla kalın,
Kartal ÖZAL
PDR/Davranış Bilimi Uzmanı/Regresyon Psikoloğu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler!...