18 Haziran 2012 Pazartesi

Kahramanlar ve Ermişler


Bu dünyanın en mutlu ve özenilen karakterleri şüphesiz “Kahraman”lardır. Özellikle çocuklar ve gençler inanılmaz bir sezginin etkisiyle kahramanlara hayrandırlar.  Kahramanların başkaları için kendilerini gözden çıkarışı, inancı yolunda önüne çıkan engellere ve tehlikelere karşı takındığı yiğitçe tavrı herkesi derinden etkiler.
Kahramanlar, inanç ve cesareti şahsında birleştirmiş kimselerdir. Ancak onların inançları yapıcı ve birleştirici olup, daima insanlığın yararına dönüktür. Esasen kahramanlar ölümün düğümünü önceden çözmüş, onu yaşarken yenmişlerdir. “Korkuya bilgisiyle, düşmanlığa sevgisiyle üstün gelen” insan için ölüm korkup kaçılacak değil, belki sevgi ile yerine getirilecek bir ödevdir. Bu ödevin verdiği duygu ise, ölümün cılız acılarını unutturacak dolgunluk ve güzelliktedir.
İnsan iyilik yolunda bir ideal uğruna kahramanlaşarak kendini yeniden yaratır. O, dış dünyanın düşmanlıklarını kendini aşarak yenmiştir. O yüzden kahramana göre kimse düşman değildir. Onun bilgisi ve sevgisi herkesi hoş görecek ve kucaklayacak kadar geniştir. Yunus gibi Yaratan’dan ötürü yaratılanı hoş görecek kadar engin bir gönül zenginliği içindedir. Kahraman, kendisine her türlü düşmanlığı esirgemeyen, onu öldürmeyi görev edinenlere bile “ Tanrım, onları affet, çünkü bilmiyorlar” diyebilecek çapta ve büyüklüktedir.
Kahramanlar için ruhun bedene, maneviyatın maddeye üstünlüğü açıktır.
Ermişler ise, kendine karşı verdiği savaşta başarı kazanmış, kendini kavramış, gönlünü arıtarak huzur ve mutluluğun kahkahasına ulaşmış kimselerdir. Onlar arasında hiçbiri yoktur ki, yokuş yoldan çıkmamış, güç denemelerden geçmemiş, mallarıyla ve canlarıyla denenmemiş olsun. Benliklerinde geçen hiçbir olay onlarca başıboş bırakılmış değildir. Bütün düşünceleri, sözleri ve davranışları üzerinde bilinçli bir denetim kurmuşlardır. Kedinin fare karşısında onu kaçırmamak için gösterdiği dikkat ve uyanıklık gibi, ermiş de benliğinin türlü belirtilerine karşı aynı dikkat ve uyanıklık içindedir.
Ermiş ya da evliya durmadan kendini terbiye ederek, gönlünü arıtarak, artık öyle bir duruma gelir ki, hayatın yaratıcı kudreti bütün güzelliği ile onda görünür. Yaratan onun sesiyle konuşur, onun gözlerinden dünyaya gülümser. Böylece benliklerinden taşan bir sevgi ve coşku ile etraflarına sevinç saçarlar.
Yaratan kendi benliğimize karşı cesaretle yola çıkacak gücü yaşamının sorumluluğunu almaya hazır olan her kahramana verir. Yeter ki geleceğimizi yeniden yaratabilmek için cesaret ve inançla yola çıkalım.
Aşkla kalın,
Kartal ÖZAL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler!...