21 Aralık 2012 tarihi yaklaştıkça bu
konuyla ilgilenenleri bir telaş aldı. Hem dünyada, hem de ülkemizde 21 Aralık
gününden maksimum ticari faydayı nasıl sağlarız düşüncesiyle bir sürü etkinlik
oluşturulmuş durumda. Yucatan-Mexico da değil otel odası, parkta yatacak bank
bulmak mucizelere kalmış durumda. Türkiye’de de durum farklı değil. Enerjisi
yüksek diye bilinen dağlar, adalar ve benzeri yerler spiritüel etkinliklerle
doldurulmaya çalışılıyor. Sanırsınız o gün gerçekten olağandışı bir şey yaşanacak
ve bu kişilerin yanında olmak çok büyük bir şans. Sizi ancak onlar kurtarır. O
gün tüm dünyada “toplu meditasyon” ve “birlikte yeni bilince
hazırlanmak” gibi deneyimler yaşanacak. “Yanımızda olursanız güvende olursunuz!”,
“Gelin sizi yeniçağa insiye edelim, birlikte foton kuşağını karşılayalım” sloganları
da bu yüzden almış yürümüş durumda.
Gelin biz önce Mayaların torunlarına kulak verelim!...
Mayalar'ın
bugünkü torunları bu söylentilere ve kehanetin yanlış yorumlanmasına isyan
etti. Guatemala'da yaşayan Maya kökenlileri temsil eden Oxlaljuj Ajpop adındaki
topluluğunun lideri Felipe Gomez konuyla ilgili sert bir açıklama yaparak "Aldatmaca,
yalan ve gerçeğin çarpıtılmasına karşı sesimizi yükseltiyoruz, takvimimizdeki
zaman döngüsü hakkında söylenenler doğru değil" dedi.
Kıyamet
günü ile ilgili yapılan turistik faaliyetler de eleştiren Felipe Gomez, bunun
Maya Kültürü'ne yapılan bir saygısızlık olduğunu belirtti.
Şimdi de tespitleri paylaşalım. Öncelikle 21
Aralık 2012 tarihi, maya takviminin sonu değil, döngüsel uzun sayım takviminin
13 Baktumdan oluşan kısmının son günüdür. Yani zamanın sona ermesi veya maya takviminin sona ermesi gibi bir durum
yok.
Felaket senaryosu peşinde olan veya içinde bulunduğumuz çağla psikolojik
savaşı yürütemeyenler, 13.Baktumun bu son gününde (ki 21 Aralık
gündönümüdür: güneşin dünyaya en uzak olduğu an) yeniçağa geçecek olan insanoğlunun bir
felaket yaşayacağına inanıyor. Diğer bir kısım görüşte bu tarihte
insanlığın büyük bir atılım yapacağını savunuyor. Bazı kaynaklarda bu tarih
foton çağına geçiş olarak adlandırılmakta. Peki, nedir foton çağı?
Foton çağı teorisine göre;
Foton Kuşağı güçlü elektromanyetik radyasyona sahiplik eden yoğun bir uzay boşluğu ve bazı x-ışınlarını da içermekte. Galaksi içerisine akan manyetik bir ışık olarak ta tanımlayabiliriz. Foton Kuşağının merkez alanına girilmesiyle birlikte yaşanılması beklenen fiziksel ilk etkileşimler ise yayınlanan birçok raporda şu şekilde sıralanıyor.
Altı gün içinde
Dünya tamamen değişecek.
1.
gün: 21
Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi,
hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık.
2.
gün: Atmosfer
basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli
ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu).
3.-4.
gün: Atmosferin
şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması,
foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden
gökyüzünde belirmeleri.
5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine
giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip
zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin
uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik
yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süper bilinç).
Bu teoride 2012'de Işık devrine geçiş yapılacağı
söyleniyor.
Şu anda karanlık dönemin sonunda olduğumuz ve bu
dönemin 2012'de son bularak 2000 yıllık "ışık" devrine geçiş
yapılacağı söyleniyor. Yıldız aktivasyonu güneş sistemimizin Pleiades (Alcyone
yıldızı), Sirius, Arcturus, Orion ve Andromeda ile aynı sıraya dizilmesi ile
başlayacak.
Yaşanılacağı tahmin edilen en büyük deneyim ise,
bu kuşağa girildiğinde, şu anda bulunduğumuz 3. boyuttan 5. boyuta
yükseleceğimiz. Bu sıçrayış elbette ki beraberinde birçok farklılık ve
mutasyonlar getirecek.
Oluşacağı beklenen bu foton etkisi çok önemli,
zira bize yeni bir enerji kaynağı sunacak. Bu kaynak, doğal olarak fosil
yakıtlara bir son verecek ve bunun sonucunda da tahmin edildiği üzere daha
yaşanılabilir bir dünya oluşturulmuş olacak.
Astrofiziksel hesaplamalara göre Foton Kuşağı'na
saatte 208.800 km hızla gireceğiz. Kuşağın enerjisi fiziksel sonuçların yanında
eterik ve spiritüel anlamda da kendini gösterecek.
“Bilimsel veriler, ciddi ve hızlı bir
değişim olduğuna işaret ediyor.”
Rus bilim adamı Dr.Alexey N.Dmitriev'in çalışması
gösteriyor ki gezegenlerin atmosferleri, gezegenlerin kendileriyle birlikte
büyük bir hızla değişim geçiriyor. Örneğin Mars atmosferi zamanla daha
kalınlaşıyor, Ay kendi atmosferini oluşturmakta. Ya da bu tarz bir değişimi kendi
gezegenimizde görebiliyoruz; atmosferdeki HO(hidroksit) oranı daha önce hiç
ölçülmediği kadar fazla.
Dr.Dmitriev'e göre “Şu anda Güneş Sistemi'nde
yaşanılan enerjisel değişimin tek olası sebebi farklı - daha yüksek olan bir
enerji alanına giriyor olmamız olabilir. Bu yüksek enerjiye geçişin sonucunda 2
sarmallı DNA yapısı hızla mutasyona uğrayarak 2'den 12'ye çıkabilir.”
Doğrusu ne olacağını kimse bilemez. Ne hiçbir şey olmayacakmış
gibi yaşamak doğru, ne de mucize beklentisiyle birilerinin peşine düşmek. Bu
bilinç evriminin milenyumdan beri hızla geliştiğini izleyen biri olarak, bu
gelişimin daha uzun yıllar süreceğini düşünenlerdenim.
Aslında tüm bu bilgiler gerek entelektüel, gerekse
ruhsal boyutta bize hiçte yabancı değildi. Bunların hepsi asırlardır bekleniyordu.
Kutsal kitaplarda, başta Sümerler olmak üzere kadim medeniyetlerin yazıtlarında
her zaman karşımızdaydılar. Şimdi ise sadece bu değişime tanık oluyoruz ve yeni
dönemin getirdiği farklılıklara yaşamlarımızı adapte etmeye hazırlanıyoruz.
“Bu sadece 21 Aralık 2012 de olacak bir şey
değil, insanlık buna binlerce yıldır hazırlanıyor.”
Unutmayın herkes önce kendisini, sonra başkalarını
kurtarabilir. Gün ışığının her yıl 21 aralıkta olduğu gibi karanlığa dur dediği
ve yavaşça uzamaya başladığı bu gün dönümünü, benim tavsiyem kendini kurtarıcı
gibi gören kişilerin kamplarında meditasyon yaparak geçirmektense, sıcacık
evinizde sevdiklerinizle birlikte geçirin. Ben öyle yapacağım. Elektrikler
kesilmese de kapatıp, mum ışığında geçmişteki güzel günlerden konuşacağım, gelecek
güzel günlerle ilgili hayaller kuracağım.
Aşkla kalın,
Kartal ÖZAL
PDR ve Davranış Bilimi Uzmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler!...