Sevgili dostlar, birçok
spiritüel öğretinin en çok üstünde durduğu konu, insanın kendini sahip
olduklarıyla sınırlamasıdır. İnsanlar ne yazık ki kendilerini ve başkalarını
çoğunlukla sahip olduklarıyla değerlendiriyor ve bu yaşamlarındaki değerlerini
daha iyi arabayla, daha büyük bir evle, daha fazla dostla yükseltebileceklerine
inanıyor. Hatta birçok insan bu dünyanın fiziksel şartlarının içinde adeta
hapsedilmiş olduğuna inanmakta. Oysa bu dünyaya sadece fizikselliği deneyimlemeye
gelmedik, tüm bu şartlarda bile sınırsızlığımızı hatırlayarak ona doğru
ilerlemeye geldik. Bazen, kendi sınırlarımızı nasıl belirlediğimizi, kendimizi
nasıl çaresizliğe ittiğimizi, sadece şikayet edip sorunları çözmek için
içimizdeki potansiyele başvurmadığımızı bize birilerinin söylemesine ihtiyaç
duyuyoruz. Varoluşçu psikoloji derki, sandığınızdan çok daha fazlasısınız.
Sahip olduklarınızdan çok daha fazlasısınız. Bununla ilgili geçenlerde bir
danışanım beni aradı ve sınırsızlığımızı tekrar gösterdi. Bu konuyu izniyle
sizinle paylaşmak istedim. Olay şöyle başladı; Geçen sene bu danışanım ilk
randevusunda bana birinci ve ikinci eşlerinin onu nasıl terk ettiğini, ardından
işini, evini, arabasını nasıl kaybettiğini ve 45 yaşında bir erkek olarak baba evine
döndüğünü anlattı. Tüm bunlara rağmen hayata tutunmaya çalışırken, çok sevdiği
muhabbet kuşu da pencereden kaçarak onu terk edince, artık onun için yaşamın
anlamı kalmadığını hissetmiş ve yardım almaya gelmişti. Nihayetinde birkaç ay
sonrasında seanslarımızı bitirdiğimizde, önce kendisine inanması gerektiğini,
öncelikle kendisini sevmesi gerektiğini fark etmişti. Onu yaşama uğurlarken, en
son şöyle söylemiştim, "Sen kendini
gerçekten sevdiğinde, hayatta değer verdiğin her şey sana döner, merak etme!"
Neredeyse bir yıl sonra, geçen hafta içinde beni aradı ve "sizinle bir şey paylaşmak
istiyorum" dedi. "İşlerim harika gidiyor, başımı
kaşıyacak vaktim yok. Ama sizi bugün başka bir şey için aradım. Tam bir yıl
sonra, İstanbul gibi bir şehirde muhabbet kuşum geri döndü. Bu nasıl bir
mucizedir? ‘Kendini gerçekten sevdiğinde hayatta değer verdiğin her şey sana
döner’ derken kuşu da düşünmüş müydünüz?"
Bunu söylerken
elbette düşünmemiştim! Ancak tüm samimiyetimle biliyorum ki, insan kendini
sevdiği andan itibaren, her şey onun etrafında dönmeye başlıyor. Kimsenin
uydusu olmayın, siz harika varlıklarsınız! Müthiş bir potansiyeliniz var! Siz
kendinize inanıp, kendinizi sevdiğiniz andan itibaren uçan kuş bile döner.
Sevgiyle ve aşkla
kalın!
PDR ve Davranış
Bilimi Uzmanı
Kartal ÖZAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler!...