Geçenlerde günü birlik Bodrum’a seyahat etmek
durumunda kaldım. Türk Hava Yollarının muhtemelen yeni uçaklarından biriydi. Şu
koltukların arkasında multimedya ekranı olanlardan. Ekrandan bir film seçtim ve
izlemeye başladım. Brad Pitt’in “Dünyalar
Savaşı – Z” adlı gerilim-aksiyon türünde bir filmdi. (Genelde kafamı boşaltmak için fantastik şeyler izlemeyi severim.)
Filmde Brad Pitt’in Birleşmiş Milletler Sağlık Örgütü adına “insanların
hızla zombiye dönüşmesine” neden olan bir virüsün kaynağını arayıp tedaviye
ulaşma çabası konu alınıyor. (Zombi efsanesinin esin kaynağı Afrika kökenli ve
Haiti ile Batı Hint Adaları'nda yaygın olan voodoo inancındaki “yeniden
diriltilen insanlar”dır.)
Aşıyı bulabilmek için yola çıktığı bilim adamıyla
uçaktaki sohbetlerinden birkaç alıntıyı aktarayım. Bilim adamı filmin bir
yerinde diyor ki;
1.“Tabiat
ana bu virüsü yayarak bir seri katil gibi davranıyor. Her seri katil ardında
özellikle kırıntılar bırakır. Bu virüste öyle yapıyor. Zor olan o kırıntıları fark
edebilmek.” 2012 yılı sonrasında gelişecek olan
bilinç evrimi sonrasında dünyada önemli nüfus azalması olacağı sıkça dile
getirilmekteydi.
2.
“Bazen bir virüsün en acımasız yanı diye düşündüğün şey, aslında zırhının
içindeki zaafıdır. Zaaflarını güçlü yanıymış gibi kamufle etmeyi çok sever.” Çok
güçlü görünen insanlara da baktığımızda o maskelerinin altında bazen çok
yalnız, bazen çok zayıf ya da kırılgan olabildiklerini biliyoruz. Bu teoriye
göre de iyileştirilmesi gereken şey o kabuk, yani kişilerin gereksiz fedakar,
gereksiz güçlü veya dayanıklı görünmesidir.
Filmde virüs o kadar hızlı yayılıyor ki, sonunda
dünyada güvenli alanlar son derece azalıyor. En kuvvetli direnci proaktif
davranarak şehrin etrafına sur ören ve girişleri denetime alan Kudüs gösteriyor.
Peki Kudüs’ün bu kadar hazır olabilmesinin ardındaki sır ne? Brad Pitt bunu
öğrenmek için Kudüs’e gidiyor. Kudüs’te bu organizasyonun ardındaki en güçlü
kişi ile görüşüyor. O kişi bu proaktif davranışın ardındaki sırrı şu
kelimelerle anlatıyor.
-
1930 larda Yahudiler toplama kamplarına
gönderilebileceklerine inanmayı reddettiler.
-
1972 de olimpiyatlarda
katledilebileceklerini anlamayı reddettiler.
-
1973 de arap askeri hareketlerini
gördüler. Ancak bir tehdit oluşturmadığına oy birliği ile karar verdiler. Bir
ay sonra saldırıya uğradılar.
Bu yüzden değişiklik yapmaya karar verdiler. 10.ADAM.
9 kişi aynı bilgilere bakıp tamamen aynı sonuçlara ulaşırsa, 10.Adamın görevi
otomatik olarak aynı fikirde olmamak. Ne kadar olanaksız görünürse görünsün
10.Adam diğer dokuzunun yanıldığı varsayımını araştırmak zorundadır. Sonrası
zombilere daha gerçekçi şekilde yaklaşan klasik bir gerilim filmi.
Ancak o günden beri aklımda bu 10.Adam teorisi dönüp
duruyor. Aslında hepimizin içinde sağlıksız çalışan bir 10.Adam var. Siz tam bir
işe girecekken, evlenmek üzereyken, gemileri yakıp gitmek üzereyken, yani
birçok olumlu anda tam da düşüncesizce bir fikir birliğiyle olayların tam da
içine sürüklenebilecekken, o ana kadar aklınızdan geçenin tamda tersini size
savunan bir 10.Adam çıkıverip sizi yolunuzdan alıkoymak için müthiş bir direnç
gösteriyor.
Her ne yapacaksanız tam da tersine karar veriyorsunuz
ve sonra da şaşa kalıyorsunuz kendi verdiğiniz karara. Kendinize mantıklı bir
cevap arıyor, ancak bulamıyorsunuz. İşte bu kararınızın sorumlusu olan 10.Adamı
susturabilir ve yüreğinizin sesine kulak verip eyleme geçebilirseniz değişim
başlıyor. Hayatınız yenileniyor. Mutluluk size içinizdeki ses kadar yakın
aslında. Sadece aklınızı mı, yoksa yüreğinizi mi dinleyeceksiniz ona karar
vermeniz yeterli.
Hadi artık siz düşünün,
Sevgiyle ve Aşkla kalın,
Kartal ÖZAL,
PDR ve Davranış Bilimi Uzmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler!...