Erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz. Kadınlar
yaratıcılıkta, sezgisellikte, taktik geliştirme ve uygulamada vb. bir sürü
özellikte bizden çok üstün olmalarına karşın masumiyetlerini korumakta
zorlanıyorlar. Çünkü gerçek anlamda mutlu olabilmek için içlerindeki “Çirkin”i
uyandırmaları gerekiyor. Sevgili Hans Stan Dam’ın bu yaz söylediği gibi “Azıcık
kötülük kadına seksapel katar”.
Jung bazı mitlerin kolektif bilinçdışımızın en derin
köşelerine kaydedildiğini söylüyor. Mesela cinselliği yeni uyanan bakire genç
kız arketipi. “Güzel ve Çirkin” masalındaki “Güzel” karakteridir o. Masalı
bilmeyenler için hızlıca özetleyeyim.
“Güzel”,
dört kız kardeşin en küçüğüdür. Bencillikten uzaklığı ve bitmez tükenmez iyiliği
sayesinde başta babası olmak üzere herkesin gözdesidir. Ablaları babalarından
pahalı hediyeler isterken, o bir tek beyaz gül ister. Babası o beyaz gülü “Çirkin”in
bahçesinden çalarken yakalanınca, babasının ölümünü engellemek ve onun yerine
geçmek için “Çirkin”in şatosuna gider. “Çirkin” bu büyülü güzelliğe aşık
olur ve evlenmek ister. Ancak “Güzel” reddeder. Gel zaman, git zaman bir gün büyülü
aynada babasının ölüm döşeğinde olduğunu görünce çirkinden bir hafta izin ister.
“Çirkin”,
bir şartla gönderir onu. Eğer o gecikirse kendisi ölecektir. Ablaları kıskançlıklarından
çeşitli oyunlarla onu geciktirirler. “Güzel” bunu fark ettiğinde “Çirkin”i
kurtarmak için şatoya geri döner. “Çirkin” ölüm döşeğindedir ve ona onsuz
yaşayamayacağını söyler. “Güzel” de ona, onsuz
yaşayamayacağını söyler ve iyileşirse onunla evleneceğine söz verir. O anda
şatonun ışıkları yanar. “Çirkin” ortadan kaybolmuş, yerine “Yakışıklı
Prens” gelmiştir. “Güzel”, “Çirkin” in içindeki iyiliği
fark ederek yapılan büyüyü bozmuş ve “Prensi” özgür bırakmıştır. (Psykhe
ve Eros arasındaki hikaye de buna çok benzer).
Masalda anlatılan bakire arketipi her insanın içinde
vardır. Çocukluktan kadınlığa geçiş eski çağlarda törenlerle kutlanırdı.
Yaşadıklarımız bilinçaltından silinmedikçe herkes genç bakireyi hatırlayacaktır.
Bazı kadınlar bakirenin masumiyetine fazlaca tutunarak dualist dünyadan
kaçınsalar da, genellikle kadınların güçlü bir Amazon veya hayatını kendi
başına yaşamayı seçen güçlü bir kadın rolü oynadıklarını görüyoruz. İster
Amazon, ister iş dünyasında başarılı bir kadın figürü olun, sonunda içinizdeki “Güzel”
karakteri insanlara güvenmeyi ve içindeki iyiliği ortaya koymayı seçebilir. Kadınların
belki de en önemli özelliklerinden birisi görünenin ardında gizli olanı fark
edebilmeleri ve sezebilmeleridir. Dolayısıyla bence bu erkek egemen dünyada
kadının geleceği, erkek gibi davranmaktan ve erkeksi yanlarını geliştirmekten
değil, içlerindeki “Bakireye - Güzele” güvenmekten ve koşullar ne olursa olsun
sezgilerine kulak vermekten vazgeçmeden, sadece ona seksapel katacak olan kötülükten bir doz alıp kendine homeopati uygulamasından geçecektir. Kadının elindeki en
önemli araç yine kendisidir. Elbette kullanmayı bilene!...
Önemli Not: Homeopati, eski yunancadan gelen (homeos:benzer) ve (pathos:acı çekmek) kelimelerinden oluşur. Benzeri benzerle tedavi etmek anlamına gelir. Burada kadın kötülüğü kabul ederek, hatta bir küçük doz uygulayarak kötülüğe direnç kazanması, dolayısıyla dualist dünyaya uyum sağlayabilmesi kastedilmiştir.
Sevgiyle ve Aşkla kalın,
Sevgiyle ve Aşkla kalın,
Kartal ÖZAL
PDR ve Davranış Bilimi Uzmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler!...