Yaşarken karşılaştığımız olayların tekamül
sürecimizdeki deneyimler için planlanan, çok ince düşünülmüş ve muhtemelen
fikrimizin bile alındığı ilahi planlar olduğunu unutuyoruz. Bunun farkındalığını
hatırlamak bile “affetme” eylemini
sıradanlaştırabilir. En iyi öğretmenimiz bazen en kızdığımız kişiler değil
miydi? Onlar bizi zorluyorlardı, doğru. Ama bütün dertleri, var olan
potansiyelimizin hepsini ortaya koyacak cesarete sahip olabilmemizi sağlamaktı
sadece. Çünkü yılsonunda karneyi verirken bizimle gurur duyanlarda onlardı. En
büyük derslerimiz, bize en çok acı veren olaylardan çıkmıyor mu? En büyük
affediş yaşanılanlardan gerekli dersi almaktır, içsel sınırımızı çizmek,
kendimize değer vermek, kendimizi sevmek ve özsaygımızı geliştirmektir. Bu
farkındalığı bize öğreten kişi ve olaylara teşekkür edebilmek demektir.
“Gerçekten affetmek, kendimize
verdiğimiz en büyük armağandır.”
“Sana affedilmeyecek kadar büyük hata yapan birine akıl sınırlarının
bittiği yerden başlayacak ceza vermek istiyorsan, bütün samimiyetinle «AFFET». Hissedilen her şeyi arşivleyen
«KADER» kendisiyle en iyi biçimde
ilgilenecektir.” Şems'i Tebrizi
“Niçin affetmek,
geçip gitmiş acıları bırakmak bu kadar zor?” diye soruyorsanız, Osho cevaplıyor. “İnsanlar nefret ettikleri şeyleri taşırlar. Nefretlerinin içinde
yaşarlar. Yaralarına sürekli parmak basarlar ki bu sayede iyileşmesin;
iyileşmesine izin vermezler, çünkü onların tüm hayatı geçmişlerine bağlıdır.”
İnsan sürekli kendisiyle konuşan ve kendisini
yargılayan bir varlıktır. “Şişman görünüyorum. Çirkinim. Aptalım.
Yaşlanıyorum. Saçlarım dökülüyor. Hiçbir şeyi anlayamıyorum. Asla yeterince iyi
olamayacağım, asla mükemmel olamayacağım.”
“Günah
kendi doğanıza karşı yaptığınız her şeydir.” Don Miguel Ruiz
Şimdide yaşamaya başlamadıkça, geçmişi unutmayı ve
bağışlamayı başaramazsınız. Geçmişte olan her şeyi unutup bağışlamanı öneremem;
ama şimdide yaşarsanız neler olabileceğini söyleyebilirim. Şimdinin
içinde olmanın mutluluğunu hissetmeye başladıkça, herkesin yapmaya devam ettiği
geçmişe gidip durmayı bırakırsınız. Unutmak ve bağışlamak zorunda kalmazsınız,
çünkü kendiliğinden ortadan kaybolur. Şimdi size farkındalık kazandırır. Her
şeyin arkasındaki sır çözülür. Işığın kendisi olduğunuzu fark etmeye
başlarsınız. Büyük planı görür, okyanusun içine kendinizi bırakır, “Bir”
olursunuz.
Yöntemlerden biri,
“Özür dilerim” ve “Lütfen beni affet” demektir. Bunu bir şeyin – ne olduğunu
bilmediğiniz bir şey – beden/zihin sisteminize girmiş olduğunu kabul etmek için
söylersiniz. Tanrı’dan sizi affetmesini istemiyorsunuz; Tanrı’dan sizin
kendinizi affetmeniz için size yardım etmesini istiyorsunuz. Bundan sonra, “Teşekkür ederim” ve “Seni seviyorum” dersiniz. “Teşekkür ederim" dediğiniz zaman,
minnettarlığınızı ifade etmiş olursunuz. “Seni seviyorum” tıkanık enerjinin
akmasını sağlar. Sizi Tanrı’ya bağlar. Sıfır konumu saf sevgi ve sıfır limiti
olduğu için, sevginizi ifade ederek o konuma gelmeye başlarsınız.
Bu rica (dua) ho’oponopono olarak adlandırılır
ve her dinde rastlanabilir, çünkü “her inançta, işlediğimiz suçlar için bağışlama teması vardır.
Bir başka yöntem elbette olumlama yapmak.
“Sana karşı duyduğum ve beni yıpratan tüm olumsuz duygularımdan arınmaya ve seni affetmeye niyet ettim. Seni şu anda affetmeyi kabul ediyorum. Bu dünyada yaşamımda oyun arkadaşım olduğunu kabul ediyorum. Seninle yaşadığım her şeyin benim yüce hayrıma olduğunu kabul ediyorum. Gerekli derslerimi aldım. Artık seni sevgiyle serbest bırakıyorum.
Seni ve kendimi affediyorum.”
“Sana karşı duyduğum ve beni yıpratan tüm olumsuz duygularımdan arınmaya ve seni affetmeye niyet ettim. Seni şu anda affetmeyi kabul ediyorum. Bu dünyada yaşamımda oyun arkadaşım olduğunu kabul ediyorum. Seninle yaşadığım her şeyin benim yüce hayrıma olduğunu kabul ediyorum. Gerekli derslerimi aldım. Artık seni sevgiyle serbest bırakıyorum.
Seni ve kendimi affediyorum.”
Başkasında gördüğünüz her şeyin içinizde de
olduğunu unutmayın, dolayısıyla bütün iyileştirme olayı kendinizi
iyileştirmektir. İyi yönetilememiş her hüzün, “ruhu yoran ne varsa” sonra
size kilo aldırabilir L Demedi demeyin.
Sevgiyle ve
aşkla kalın,
Kartal ÖZAL
PDR/Davranış
Bilimi Uzmanı/Regresyon Psikoloğu
Kartal hocam, izleyemeyenler için çok güzel bir paylaşım olmuş sağ olun
YanıtlaSil