Sevgili dostlar, aşağıda başına gelenlere olumlu ve olumsuz bakış açısı ile yaklaşan bir erkeğin, iki farklı versiyonda düzenlenmiş kısa hikayesi var. Koyu bölümler özellikle bakış açılarını vurgulamak üzere seçilmiştir. Bu hikayeyi eril güç ve başarı üzerine kurguladım, belki yakında dişil güç ve aşk üzerine yeni bir versiyonda hazırlarım.Haydi başlayalım!...
Bir erkek uyandı soğuk bir kış günü yatağında, pencereye
vuran yağmurun sesiyle. “Lanet olsun”
dedi yağmuru görünce. Son bir hafta ara vermeden yağıyordu yağmur. “Yağmurdan nefret ediyorum” diye geçirdi
içinden. “Onun” için çok “kritik” bir gündü bugün. “Hayatındaki her şey pamuk ipliğine bağlı
görünüyordu” ve “bugün o ipin
kopması an meselesiydi”.
“Eğer bugün şirkette bir yapılanma olur ve beni
işten çıkarırlarsa, hayatımdaki her şeyi kaybederim”. “Yavaşça” kalktı yatağından. “Umarım
bir aksilik çıkmaz” diye geçirdi içinden, dolabındaki tek temiz takımı giyinirken.
Köşedeki simitçiden bir simit alıp, yaklaşan taksiye durması için el salladı. Durmak
için hızla frene basıp kenara doğru yaklaşan taksinin, kaldırımın yanındaki su
birikintisine girdiğini gördüğünde, kaçmak için artık çok geçti. “Hay aksi” diye geçirdi yine içinden, “Bugün bütün aksilikler beni buluyor”. Kızgınlıkla
söylendiğini gören taksicide “basıp gaza
gidince”, “okkalı bir küfür salladı
arkasından”. Bu yağmurda “beklemek
zorundaydı”.
Normal dedi, “bende
bu talih varken fırın açsam millet ekmek yemez”. İş yerine vardığında “oldukça gecikmişti”. “Moralsiz, halsiz tavrı” toplantıya
giren genel müdürün gözüne takıldı. İçerideki ilk sözü şu oldu genel müdürün; “Arkadaşlar, sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Bu
iş yeri içerideki hayata küsmüş, halsiz ve mutsuz insanlarla bu krizi atlatamaz”.
Akşam olduğunda “işsizler kervanına
katılmış”, yakındaki bir barda “ne
kadar talihsiz olduğunu” düşünüyordu.
Aynı gün, aynı şehrin, aynı yerinde, aynı evin, aynı odasında ama
bambaşka bir evrende;
Bir erkek uyandı soğuk bir kış günü yatağında, pencereye
vuran yağmurun sesiyle. “Rahmet yağıyor”
dedi yağmuru görünce. Son bir hafta ara vermeden yağıyordu yağmur. “Yağmuru çok seviyorum” diye geçirdi
içinden. “Şirketteki herkes” için çok
“kritik” bir gündü bugün. “Birçok insanın hayatındaki her şey pamuk
ipliğine bağlı görünüyordu” ve “ama her kriz içinde yeni bir fırsat taşır” diye
düşündü ve “bugün o fırsatla
karşılaşması an meselesiydi”.
“Eğer bugün
şirkette bir yapılanma olur ve beni terfi ettirirlerse, hayatımdaki her şey çok
daha çoğalır”. “Hızla” kalktı yatağından.
“Biliyorum, her şey çok güzel olacak”
diye geçirdi içinden, dolabındaki tek temiz takımı giyinirken. Köşedeki
simitçiden bir simit alıp, yaklaşan taksiye durması için el salladı. Durmak
için hızla frene basıp kenara doğru yaklaşan taksinin, kaldırımın yanındaki su
birikintisine girdiğini gördüğünde, kaçmak için artık çok geçti. “Hay Allah” diye geçirdi yine içinden, “Bugün bereket hep beni buluyor”. Gülümsediğini
gören taksicide “özür dileyerek şirkete
getirip parada almayınca”, “hakkını
helal et diye seslendi arkasından”.
Bu yağmurda “erken gelmişti”.
Normal dedi, “bende
bu talih varken hava satsam millet kuyruğa girer”. İş yerine vardığında “oldukça erkendi”. “Moralli, enerjik tavrı” toplantıya giren genel müdürün gözüne
takıldı. İçerideki ilk sözü şu oldu genel müdürün; “Arkadaşlar, sıkıntılı günlerden geçiyoruz. Bu iş yeri ancak içerideki
hayatla barışık, enerjik ve mutlu insanlarla bu krizi atlatabilir”. Akşam
olduğunda “müdürler kervanına katılmış”,
yakındaki bir barda “ne kadar talihli
olduğunu” düşünüyordu.
Siz hangi evrende yaşayan versiyonsunuz? Başına
gelen her şeye negatif ve karamsar bakan, kendini kaderin mahkumu kabul eden
versiyon musunuz? Yoksa her negatif şeyde bile iyiyi ve güzeli fark eden,
kaderin mahkumu olmak yerine kaderini yönlendiren, hayata şükretmeyi, teşekkür
etmeyi seçen versiyon musunuz?
Aşkla kalın,
Kartal ÖZAL
PDR/Davranış Bilimi Uzmanı
harikaaaaaaaaaaaaaaa :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim bu güzel bakış açısı için içim açıldı