Bugün size Noel geleneğinden bahsetmek istiyorum. Aşağıdaki bazı bilgileri internette sıklıkla bulabilirsiniz. Ama nedense herkes konuya başka bir yerden bakmakta ve sonuç olarak yaklaşık 1700 yıldır Hristiyan dünyasının bir kısmı tarafından benimsenen, 25 aralık tarihinin Hz.İsa’nındoğumu olarak kutlanmasını (Ortodokslar 06 ocak olarak kutlar) Hristiyan bayramı olarak kabul ederler. Oysa Noel geleneği, antik çağlardan beri, Pagan inancında Yule (Işığın Zaferi-Yeniyıl) 20-31 aralık arasında 12 gün boyunca kutlanan, Eski Roma’da ise yine 17-25 aralık tarihleri arasında (Satürn bayramı olarak kutlanan son günü Brumalia) bayramı olarak adlandırılan oldukça eski bir gelenektir. Roma İmparatorluğunda 25 aralık Güneş Tanrısı’nın doğum günü olarak kabul edilirdi. Son invictus (Yenilmez güneş), Işığın karanlığa galip çıkma savaşını anlatırdı. Roma adetlerine Suriye’den geçtiği bilinmektedir.
Aynı tarih gün ışıklarının, karanlık üzerinde galip geldiği, günlerin uzamaya başladığı ve güzel günlerin, yani baharın yakında geleceğinin müjdecisidir. Bu tarih eski Mezopotamya’da Akitu – Zugmuk, İbranilerde – Pesah, İranlılarda – Nevruz (Yeni gün), Kızılderililerde – Yeni yıl başı (Mart) olarak adlandırılırdı ve tabiat ananın kısırlıktan üremeye dönüşünün, yeniden doğuşunun ve canlanmasının, ölümden sıyrılıp, yeniden dirilişinin simgelendiği törenler düzenlenirdi. Aslında tüm süreç detaylıca incelendiğinde görülüyor ki, bu adetler tüm kültürlere ait semboller olarak gelenek halinde insanlığa aktarılmıştır. Bunun hangi dine mensup olunduğu ile hiç ilgisi yoktur. Örneğin aynı tarihte benzer adetlerle Çinlilerde de, Dong Zhi, Yin’den Yang’e geçişi olarak kutlanır. Bugün 21 aralık tarihinin de günlerin eşitlendiğini, ardından günlerin uzamaya başladığını bildiğimize göre, bu bilinçle geriye dönüp baktığınızda daha ilkel toplumlarda bu dönemin bir bayram olarak kutlanmasını çok daha kolay kavrayabilmemiz gerekir.
Noel ağacına gelince Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın paylaştığı değerli aktarımlara göre; eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyordu. Bu hayat ağacı Sümerlerde de vardı. Bir ucunda gök tanrısı duruyordu. 22 Aralık’ta güneş yeniden dünyayı daha fazla aydınlatacak, günler uzayacaktı. Türklerin gök tanrısı, gün ile geceyi tanzim ediyordu gökte. 22 Aralık’ta gün nihayet geceyi yeniyordu. Bunu ‘Yeniden Doğuş Bayramı’ olarak Türkler kutluyorlardı. Akçamı getirip eve koyuyor, altına, o sene tanrı onlara güzel bir yaşam verdi diye, tanrılara hediyeler koyuyorlardı. Dallarına da ertesi sene için tanrıdan niyaz ettikleri şeyler için paçavra veya kurdele asıyorlardı. Bu adetleri çok daha sonraları Almanlar yeniden başlatıyor ve M.S.300’ler den gelen 25 aralık tarihinin Hz.İsa’nın doğum tarihi olarak kabul edilmesi ile başlayan Noel adetlerinin en önemli simgelerinden biri haline getiriyorlar.
Çam ağacının seçilmesinin önemli sebebi olarak yapraklarını dökmemesi ve birçok kültürde ölümsüz yaşamın simgesi olarak kullanılması düşünülebilir.
Sonuç olarak Noel tün insanlığın kutladığı bir döngüdür, Noel ağacı kavramı da kökeni çok eskilere, Orta Asya’ya kadar uzanan bir gelenektir. Bu nedenle gelin atalarımızın yaptığı gibi bu güzel dönemi, toprağın uyanışını gönlümüzce kutlayalım. Gelecek yılın bereketli geçmesi içinde yılbaşı akşamı kapımızın önünde bir narı parçalayarak, bolluğu ve bereketi yuvamıza çağıralım.
Herkese mutlu Noeller .
Kartal ÖZAL
PDR ve Davranış Bilimi Uzmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler!...