Son zamanlarda dikkatimi çeken önemli noktalardan biri, tüm kişisel gelişim kitaplarında, tüm seminerlerde en sık duyduğumuz kelimenin “fiziksel, duygusal, düşünsel ve ruhsal bütünlüğü sağlamak” olduğu ve “okuduğumuz kitapların, katıldığımız seminerlerin, üzerimizde yapılan seansların bunu sağlamayı amaçladığı”. Okuduğunuz tek bir kitapla, psikiyatristden, psikologdan alacağınız tek bir seans, ya da hipnoz, reiki, kuantum, koçluk, eft, enerji seansıyla bu bütünleşmeyi sağlayabilmeniz mümkün mü? Bence beklentiniz bu yönde olursa oradan oraya gezer, az gider, uz gider, dere tepe düz gidersiniz. Geriye dönüp bakmışsınız ki bir arpa boyu yol gitmişsiniz.
Tüm psikolojik yöntemler, analiz çalışmaları, terapiler hatta koçluk çalışmaları, çeşitli teknikleri kullanarak insanların ruhsal, düşünsel ve duygusal yapıları hakkında öncelikle bilgi edinmeyi amaçlar. Sonrasında edinilen bu bilgileri, kişilerin mevcut durumlarını değiştirmek ve dönüştürmek amacıyla kullanır ve kişilere özellikle kendi davranışları hakkında farkındalık kazandırmaya çalışır.
Tekamülünü sürdüren canlılar olarak fiziksel, duygusal ve düşünsel bağı kurabilmemiz yaşam kalitemizin oldukça yükselmesine yol açar. Kendiniz üzerinde yaptığınız her çalışma, sizin bu yolda eyleme geçtiğinizin habercisidir ve aslında bu bile tek başına son derece önemlidir. Unutmayın ki tüm adı anılan çalışmaların yanına, ancak ortak noktası sizi anda tutmak olan, yeşil alanlarda yapacağınız uzun süreli yürüyüşleri, meditasyon, dua, zikir ve namazı eklediğinizde içinizde kalan boşluğu doldurabilirsiniz. Ruhunuzun yaptığı an’sal kaçamaklar yaşam enerjinizi yenilemenizi, kendinizi şarj etmenizi sağlar. Çünkü egonuzun görevi sizi kendi yarattığınız gerçeklikte tutmaktır. Bunun içinde iki yol dener. Ya geçmişin pişmanlıklarıyla oyalar sizi. Keşke yapmasaydım, kaybetmeseydim, sevmeseydim vb. Ya da geleceğin endişeleriyle oyalamayı seçer. Ya kaybedersem, ya kazanamazsam, ya sevilmezsem vb. Bazen egonuzun her şeyin nasıl olması gerektiği konusundaki, aşırı korumacı sesini susturabilirseniz, olayların bağlantısını çok daha iyi kurabilirsiniz.
Ruhsal, duygusal, düşünsel ve fiziksel yapılarımız hakkında ne kadar şey biliyoruz? Sözde en yakından tanıdığımız yanımız olan fiziksel yapımızı nasıl tarif edebiliyoruz? Fiziksel realitelerimiz neler? Bunun ardında yatan düşünce kalıpları ne? Kendimizle ilgili algılarımız ne? Bunların farkına vardığımız anda değişim başlıyor mu?
- Peki, 40 yıldır sigara içen ve akciğer kanserinden ölmek üzere olan kişi, neden hala sigarayı bırakamıyor?
- Düşünsel bağımlılığından vazgeçemiyor olabilir.
- Aynen öyle. Bedenin kendini tepeden tırnağa yenilemesi 7 yıl sürüyorken, fiziksel rahatsızlıkları her yeni gene aktaran şey düşünsel realitelerimiz değil mi?
Örnekle açıklayayım;
Fiziksel realitemiz; Dul, Bekar, İlişkisi yok…
Duygusal realitemiz; Terk edilmiş, aldatılmış, sevilmemiş, yalnız…
Düşünsel Realitemiz; Sevilmeyi, mutluluğu, paylaşmayı hak etmiyorum…
Spiritüel bakışa sahip olanların “hayatınızın ruhsal amacını ancak böyle bulursunuz” dediği, Freud’un çocukluğun “0-5 yaş arasında kazanıldığını” belirttiği, kimilerinin “kader” diye adlandırdığı, hiçbir fikri olmayan sokaktaki herhangi bir insanın “hayatın gerçekleri” diye tanımladığı şeylerin tamamı aslında size hayatınızın kodunu çözmeniz için gereken anahtardır. Fiziksel realiteniz ve içinde bulunduğunuz durum, derin düzeyde düşünsel realitenizden kaynaklanır. Fiziksel rahatsızlıklarınız, düşünsel rahatsızlıklarınızın bir yansımasıdır. Fiziksel yalnızlıklarınız, düşünsel olarak ilişkiye hazır olmamanızdan kaynaklanan bir yansımadır. Bilim adamlarının yaban arısı üzerinde yaptıkları tüm aerodinamik testler yaban arısının uçamayacağını söylüyor. Allahtan yaban arısı bu “gerçeği” bilmiyor, havada keyfince süzülüp durmaya devam ediyor. Bilseydi ne olurdu dersiniz? Evet, kesinlikle yere çakılırdı. Bizi çoğu zaman sınırlayarak, süzülüp gitmemizi engelleyende bize aktarılan çeşitli realitelerdir. Realitelerinizi değiştirdiğinizde, yaşam sizin için yeni kurallarla yeniden başlar.
Kartal ÖZAL
PDR ve Davranış Bilimi Uzmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler!...